Sınav Kaygısı Sınav Kaygısı ve Öğrencilere Öneriler İnsanlar dünya üzerinde var oldukları süreden buyana , sürekli iki temel duyguyla yüz yüze gelmişlerdir. Bunlardan birincisi korku ikincisi ise kaygıdır. Kaygı, insan oğlunun en temel duygularından birisi olarak, zaman zaman karşılaştığımız ve yaşadığımız; yaşantımızı çeşitli şekillerde etkileyen bir duygudur. Bu duygu genelde olumsuz bir duygu olarak tanınmasına rağmen,hayatımızı sürdürmemiz için gerekli olan bir duygudur. Her birey, kaygı duyar ve kaygı duyduğu için bu duygudan kurtulmak için harekete geçer ve çaba gösterir. Bu duygu olmasaydı, bireylerde ders çalışma, sınava girme, işe girme, işte çalışma vb. durumlarda bizi harekete geçirecek bir güç de olmazdı. Kısacası her olayda ve durumda çok küçük de olsa kaygı, bireyi harekete geçirmek için yaşamsal bir öneme sahiptir. Çağımızda teknolojinin baş döndürücü hızla gelişmesi ve yapılan bilimsel gelişmeler sonucu; bir çok meslekler ortaya çıkmıştır. Her geçen gün yeni yeni meslekler ortaya çıkacaktır. Bu çoğalan iş ve meslekler arasından, kendi koşullarımıza uygun iş yada mesleği seç meye karar verebilmek kolay olmadığı gibi belirli bir araştırmayı ve hazırlığı gerektirmektedir. Hele hele belirli bir işe yada mesleğe girmenin , belirli ölçüt ve koşulları varsa, sınav dediğimiz eleyicilik var ise bu durumda alınacak eğitimin ve kalitesinin her geçen gün daha çok önem kazanması ile kalmayacak yapılacak sınavlarda, belirlenen ölçütlerde başarılı olmayı da ön plana çıkaracaktır. Geleceğimizi ve yaşamımızı garantiye almak için derslerde ve sınavlarda, gireceğimiz iş ve mesleklerde başarılı olabilmek için kaygı, hele hele başarılı olma ve sınav kaygısı artık yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle, başarılı olma yada sınav kaygısı, geçmişten beri yaşanan ve gelecekte de yaşanacak bir duygudur. Bu duygunun yoğunluk kazandığı oranda, kaygıyla başa çıkma becerisinin kazandırılması o kadar büyük bir önem taşımaktadır. Sınav kaygısı, yeterince derse hazırlık ve çalışmama sonucu ortaya çıkan, fizyolojik belirtilere psikolojik belirtilerinde eşlik ettiği bir duygudur .Eğer birey, her hangi bir konuda başarı yada başarısızlığının ölçülmesi durumu ile karşılaşmış ise kısaca sınav edilecek ise sınavda karşılaşacağı durumlar ve sonuçları konusunda olumlu yada olumsuz düşünceler “Psikolojik Boyutu”, sınavla ilgili olmayan düşünceler, kuruntular ve olasılıklar “Fizyolojik Boyutu” olmak üzere iki farklı duygusal boyutu ortaya çıkacaktır. Fizyolojik Boyutu, sınavla ilgili olarak kendi kendimize söylediğimiz şeylerdir. Psikolojik Boyutu ise sınavın, bireye baskısı altında, ortaya çıkan duygusal tepkilerimizdir. Sınav kaygısının kuruntu boyutunun başarıyı daha fazla etkilediği gözlenmektedir. Sınavın Fizyolojik Boyutu arttıkça başarı düşer. Çünkü, bu boyut, daha çok başarısızlık beklentisiyle oluşmaktadır. Fizyolojik Boyuttan kaynaklı kaygıları yüksek bireylerin, sınavlarda sorularla ilgilenmek ve sorulara odaklanmak yerine, o an yaşadıkları kaygıları ile ilgilenmeleri sonucu, sorulara dikkatlerini veremezler. Bu kaygılarına yaşadıkları durumdan kaynaklı Psikolojik Boyut da eklendiğinde; sınav kaygısını yaşamaları kaçınılmaz olacaktır. Aslında bu duygulara sebep olan bireyin, sınava yeterince hazırlanmaması ve yeterli düzeyde derslere çalışmaması davranışıdır. Daha doğrusu sınavı ciddiye almayarak, sınavı kazanmak için gerekli çabayı göstermemesi sınav kaygısını yaşamasına sebep olmuştur. Gerekli hazırlık ve çaba gösterilseydi kendine güveni ve öz güveni yüksek olmakla kalmayacak, yeterli düzeyde çalışan her bireyde olduğu gibi soruların çoğu ona kolay gelecekti. Bu nedenle bireylerde başarıyı olumsuz yönde etkileyen durumların başında, derslere “sınava” hazırlık ve ders çalışma becerilerinin yetersizliği gelmektedir. Sonuç olarak, sınav kaygısı ,yetersiz ders çalışma davranışına eşlik eden fizyolojik ve psikolojik durumların sonucu, başarısızlığa neden olmaktadır. Başarıyı artırmak için etkili ve bilinçli çalışma yöntemlerinin “Planlı, sistemli ve etkili ders çalışma yöntemleri” öğrenilmesi ve uygulanması, sınav kaygısının da azalmasına neden olacaktır. Etkili ve bilinçli çalışma yöntemleri kullanılmadığı oranda, sınav kaygısını yaşamak kaçınılmaz olacaktır. Öğrencinin, yapılan gözlemler ve elde edilen veri ve bulgular ışığında durum değerlendirildiğinde, Derslerdeki başarısında belirgin bir düşüş var ise mutlaka, çözümlenmemiş bir sorunu bulunmaktadır. Yaşadığı dönem yada durumlarla ilgili bir sorun yok ise o zaman sorunu “Sınav Kaygısı “ olabilir, olasılığı da aklımıza gelmelidir. Öğrencinin geleceği için düşünceleri yada bir hedefi yok ise hedefi var, ancak hedefe ulaşmak için yeterli çabayı göstermiyorsa, yaşama karşı olumlu beklentileri yok ise dersleri yada öğretmenini sevmiyor ise derslere ilgisi olmayacağı gibi ders çalışmaktan da hoşlanmaz. Bazı öğrenciler, bunların dışında, ders çalışmada isteksizlik,derslere karşı ilgisizlik,çalışmayı sürekli erteme, derse çalışma konusu geçtiğinde konuyu geçiştirmeye çalışma,umursamama, dersleri başarmak için çok az ve yetersiz süre ayırma yada hiç çaba göstermemek vb. durumlar ile karşılaşan öğrenciler öncelikle kendilerine bir hedef belirlememiş olabileceği gibi sınav kaygısı yaşıyor olabilirler. Bu durumlara, sınavdan önce aşırı heyecan ve kaygı, mide bulantısı, kalp çarpıntısı, avuçta terleme, ellerin titremesi,kalbin hızlı atışı ve sıkışıklık hissi, nefes darlığı yada nefes almada güçlük vb. fizyolojik belirtiler eşlik ediyor ise sınavda başarılı olamayacağı konusundaki olumsuz düşünceler ve kaygılar sonucu; sınava konsantre olamayacağı gibi sınav kaygısı çekeceğinden daha önceden çok iyi bildiği sorular çıkmış olsa dahi bunları bile yanlış yada noksan yanıtlayacaktır. Sınav kaygısının, oluşumunun temelinde olumsuz düşünceler vardır. Bireyin kendisinden kaynaklanan nedenler birinci sıraları işgal etmiş olsa bile, sınav kaygısında Çevresel faktörlerde öğretim biçimi kadar, öğretmen , arkadaş, anne-babaların olumsuz tavır, tutum ve davranışları öğrencinin sınav kaygısı yaşamasına neden olmaktadır. Bu kişilerin bireyden beklentilerinin düzeyi arttıkça ve birey bu beklentileri karşılamaktan uzaklaştığı oranlarda sınav kaygısı kaçınılmaz ve yaşamının bir parçasına dönüşmesine vesile olacaktır. Bütün bunların sonucu birey, sürekli çevresindeki bu kişiler tarafından baskı altına alınarak; bu baskıların, aşağılanmanın, küçük düşürülmenin, başkaları ile kıyaslanmanın, olumsuz örneklerin; verdiği bezginlik,aşağılanma,baskı, endişe ve korkular sınav kaygısını daha da arttıracaktır. Bu sıkıntılı durumlardan bir an önce kurtulmak isteyen birey, aceleci ve kaçınma davranışları ile sınavda başarısız olacaktır. Kaygı düzeyi çok yüksek öğrencilerin, kaygı düzeyi daha düşük olan öğrencilerden; daha uzun süreli ders çalışmalarına rağmen başarısız oldukları kanıtlanmıştır. Yine normal düzeydeki kaygı, hedef koyma, derslere karşı istekli olma, çalışmaya karar verme, alınan kararlar doğrultusunda çalışma etkinliklerine yönelme yani harekete geçme ve planlı,sistemli ve verimli çalışarak, zamanını en iyi ve verimli şekilde değerlendirerek; öğrencinin başarı performansını artırmaya yardımcı olmaktadır. Kaygı duyulan durumların vereceği olumsuz etkilerden de kurtulmak için yani kaygıya yenik düşmemek ve yaşanılan kaygıyı belli bir düzeyde tutmak için kaygıyı kontrol altına alıcı ve kendi yararına kullanabileceği duruma dönüştürmesi gerekmektedir. Bu kendi elimizde olan bir durumdur. Aynı öfkemizi kontrol ederek, disiplin altına nasıl alabiliyor isek aşırı kaygılarımızı ve özellikle sınav kaygısını ortaya çıkaran faktörleri en düşük düzeye indirerek, kaygılarımızı disipline edip,kontrol altına alabiliriz. Ayrıca sınav öncesi gün ve saatlerde öğrencilerin yeterince dinlenmemesi, yorgun, uykusuz, gerginlik, endişe, sinirlilik, karamsarlık, sınav korkusu, iştahsızlık, karnının aç olması, durgunluk vb. durumlar ve yukarıda belirtilen yakın çevresindekilerin “ öğretmen, anne, baba, arkadaş vb” olumsuz tutum ve davranışları başarısızlık ve sınav kaygısının en büyük nedenlerindendir. Kaygısı yüksek olan öğrenciler, düşük olanlara oranla ders çalışmaya daha çok zaman ayırmasına rağmen, diğer öğrencilerden daha başarısız olmaktadır. Elde edilen bulgular, düşük performansın nedenini bu öğrencilerin ders çalışma sürelerindeki yetersizlikle değil, olumsuz duygu ve düşüncelerin kendilerinde yarattığı ve üstesinden gelemedikleri derecede kaygı yaşamalarıdır. Bazen bireylerin tüm çabalarına rağmen, dersi yada öğretmenini sevmemesi sonucu sınav kaygısını yaşayarak derslerde başarısızlık ortaya çıkabilir. Bu durumlarda en büyük görev öğretmenlere özellikle Psikolog / Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmenlere” Öğretmen önce kendini sonra dersini sevdirmek için aldığı eğitim formasyonunun gereği olarak, tüm çaba ve yöntemleri kullanmasını bilmelidir. Buna rağmen çocuk sınav kaygısı yaşıyor ise bu kaygıya sebep olan tüm faktörleri ve koşulları belirleyerek, bunları kontrol altına almakla kalmamalı, ortadan kaldırmalıdır. Daha sonra kaygısını kontrol etme alışkanlığı kazandırılmalıdır. Tüm bu çabalara rağmen öğrenci başarılı olmuyor ise başarıyı yakalaması için gerekli koşullar düzenlenmelidir.” Planlı, Sistemli ve Verimli Çalışma Yöntemleri” Unutma ki… “ Kendin için neyin doğru ve neyin yanlış olduğunu bilecek yetenek sende var.” “ Karar verdiğin doğrultuda bir yaşam oluşturma gücü sende var.” “ Diğer insanlar senin desteğin olacaktır.” “ Düşün, taşın, araştır. Ne yapacağına karar ver.” “ Kollarını sıva, giriş, nasıl ve nerede sana yardım edeceğimizi söyle, yardım edelim.” “ Önemli olan senin girişimin ve başarın. ” “ Ancak sen başlarsan, biz sana yardımcı olabiliriz.”